Ibrahim Kajan, 2018.
İBRAHİM KAJAN’IN
DRUGA BAJKA ADLI ESERİNİN TERCÜMESİ
(40-71. Sayfalar)
Lisans Tezi
Hazırlayan
YUSUF KÖYLÜ
Danışman: PROF.
DR. BETÜL MUTLU
Zenica 2018
İÇİNDEKİLER
ÖN SÖZ
Bu çalışmada İbrahim Kajan’ın sayısız
eserlerinde biri olan DrugaBajka adlı şiir eserinin 40-71. sayfaları
Boşnakçadan Türkçeye tercüme edilmiştir.
DrugaBajka adlı eser, şairin 2002 yılına
kadar hayatını geçirdiği farklı şehirler ve yıllarda yazılmış birçok şiirinin
derlenip toplandığı bir eser olarak tanımlanabilir. İbrahim Kajan’ınArabijaLjubavi,
Melek ve Zutapticaadında olduğu gibi birçok şiir eseri
bulunmakta. Bunun dışında şairimiz seyahatname ve roman tarzı eserleri de
bulunmaktadır.
Bu çalışma sırasında Şakir Bayhan’ın Boşnakça-Türkçe
Sözlüğünden faydalanılmıştır. Tam tercümesi bulunamayan kelimeler için anlamı
yakın olan kelimeler kullanılmıştır. Şiirdeki hissiyatı ve duyguyu okuyucuya
aktarabilme amaçlı bazı kelimelerin mecazı anlamları incelenip tercüme
edilmiştir.
Tez çalışması sırasında tercümede
zorlandığım anlarda bana yardımcı olan değerli kız kardeşim Belkıs Köylü’ye ve
çalışmayı yaparken bana destek olan ve her an kendisine ulaşabilme imkânı
sağlayan maddi manevi desteğini hiç esirgemeyen tez danışmanım Doç. Dr. Betül
Mutlu’ya sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Yusuf KÖYLÜ
ZENICA 2018
İbrahim
Kayan'ın Hayatı ve Sanatı
İbrahim Kajan
Bosna Hersek ve komşu ülkelerde tanınmış en ünlü şairlerinden biridir. Kendisi
1 Kasım 1944 yılında Mostar şehrinde doğdu. İlkokulu ve Ortaokulu doğdu Mostar şehrinde
bitirdi. Daha sonra yine doğuduğu şehir Mostar'da liseyi bitirdi.Liseden sonra
eğitimini yutdışında aldı. Dubrovnik'te Pedagoji Akademisi'nden ve Zagrep'te
Defektoloji Fakültesi'nden mezun oldu. 1969 yılından beri Zagreb'de yaşıyor.
Yüksek Lisansı
ve Doktorayı Mostar'daki ''Dzemal Bijedic'' Üniversitesi Dil bilimi
Fakültesi'nde yaptı. Zagreb'de lektör, kütüphanede görevli, dergi editörü vb.
olarak işlerde çalıştı. 1989–1990 yılını Ankara ve İstanbul'da Bilimsel araştırmalar
yürüterek geçirdi.
1992'den sonra Hırvatistan'da
bulunan KDB ''Preporod'' görev yaptı. Daha sonra Behar adlı dergiyi kurudu ve
yazılar yazmaya başladı.Zagrep Radyosu onun radyo dramlarından 5 tanesini
yayınlandı. Dramlardan biri çocuklar içindir. İbrahim Kajan yazdığı eserler
sayesinde birçok ödüle layık görülmüştür. Druga Bajka adlı eseri 2002 yılındayazılmış
en iyi şiir kitabı ödülünü almıştır.
ESERLERİ:
Arabija Ljubavi, 1967.
Al-Sajab i kamena
vaza, 1969.
Kuću dok nađeš, Pjesme,
1978.
Žuta ptica, Pjesme
za djecu, 1993.
Ljubavni huhujek, Pjesme,
1989.
Muslimanski danak u
krvi, 1992.
Zavođenje muslimana,
1992.
Ljubavi je malo, Pjesme,
1994.
Pod beharom moje
janje spava, 1996.
Bošnjaka na trgu
bana jelačića, 1998.
Tragom božijih poslanika,
2005.
Melek, 2002.
Druga bajka, 2002.
Smijeh koji je
pobjegao, 2003.
Katarina kosača - posljednja
večera, 2003.
Katarina, Kraljica
bosanska, 2007.
Gospodari i sluge
tinte, 2005.
Grubići i nježnići,
2006.
Tragom bosanskih
kraljeva, 2007.
Djedice unučice
pričalice, 2008.
Razvoj i oblici
dječjeg bosanskohercegovačkog romana, 2008.
Pogled u bosnu - tragom
bosanskih kraljeva, 2010.
TREĆA
I desi se onaj
tren kad
završava san:
Vjeruje (dijete)
da otvara oči
i gleda crnu dušu
golema svijeta
Gdje li sam, ne
pita se
Nije važno, ne
kaže
Aždahe se njišu u
žutu grmlju
I pomijeraju
nestrpljive grančiće
Behar, skoro
smahnut, cvili
zasiplje,
prijeti, silom bi prekrio
moje golo
moje južno tijelo
moju zemlju
buduću
i moje nebo
veliko
s prijestoljem
Najboljeg i
Najljepšeg
(s.41)
ÜÇÜNCÜ
Ve o an
gerçekleşti
rüyanın bittiği an
(çocuk) gözlerini
açtığına inanır
ve büyük dünyanın
kara yüreğine bakar
Neredeyim, kendine
sormaz
Önemli değil,
demez
Ejderhalar sarı
çalılıklara saklanıp
Hareket ettiriyor
sabırsız dalları
Neredeyse akılsız
bahar, mızırdanıyor
serpiştiriyor,
tehdit ediyor, zorla kaplamak istiyor
benim çıplak,
benim güney
vücudumu
benim gelecekteki
ülkemi
ve benim büyük
gökyüzümü
tahtıyla
En İyisinin ve En
Güzelinin
ĐAVOLJA ZMIJA
Đavolja je zmija
ostala u ruševini: srušili smo cijelu kuću u kojoj se pojavila e da bismo joj
stali glave. A da je nismo utamanili ima više svjedoka među laicima, među
svećenicima i među neznabošcima. Neznabošci su uvjereni po izbezumljenim licima
laika i kamenim pogledom svećenika.
Đavolja zmija
ramiče kamenje koje je samoBog mogao tu smjestiti; ona nas izjeda i muči onim
strašnim mislima (želeći saznati sve o ukoljcicama, špijunima, podvodačima i
vlastodršcima – tiranima). (s.41)
ŞEYTANIN
YILANI
Şeytan yılan
çöküntülerde kaldı; onunla başaçıkmak için ortaya çıktığı evi tamamen yıktık. Onunla
başa çıkmadığımıza şahitlik yapacak amatörlerden, rahiplerden ve dinsizlerden
bir çokkişi var. Dinsizler dilsiz amatörlerin yüzlerinden ve rahiplerin soğuk
bakışlarından eminler.
Sadece Tanrı’nın
oraya yerleştirebileceği taşları hareket ettiriyor şeytan yılanı; bizi korkunç
düşünceleri ile yiyip bitiriyor ve rahatsız ediyor (yüzsüz insanlar, casuslar,
pezevenkler ve egemenler hakkında her şeyi bilmek istiyor).
ZEMLJA OVOG SMRTNIKA
Zemlja od džeriza
učurana
od mlade paprati
od gromača
prastara
Zemlja gdje je
usud i njegov prijeki pogled
Gdje moj Bog
Mrk
Gdje je leglo
ovog smrtnika
(s.42)
BU ÖLÜMLÜNÜN
ÜLKESİ
Lağımdan
kirletilmiş ülke
genç damarlı
bitkilerden eski
taş evlerden
Ve onun çapraz
görünümünün
Tanrımın
Karanlık
Kovanının olduğu
yerde
Bu ölümlünün
BRAT
Smrtnimmojimbratombješe.
Cvitje od
čistaželjeza
pkoljavaše
radostinjegove
Čarobnekućicenastrmini
krepkoporedane
vješte su bratove
nastambe
Pala je
veomagusta
noć
Samo se bijelimoj
put
vrućicamoja
urečena
Tokušnjasilazi
međustopala
goničima;
Todijetežuri
ispredognja, onoggrada
(s.43-44)
KARDEŞ
Ölümlü
kardeşimindi.
Temiz demirden
çiçekleri
sarmalıyordu
onun sevinçlerini
Eğimdeki sihirli
küçük evleri
sıkıca sıralanmış
ustacadır
kardeşimin
meskenleri
Çok karanlık
bir gece
çöktü
Sadece benim
yolum beyazlar içinde
sıcaklığım
nazarlanmış
İmtihan geliyor
ayakların arasına
av köpekleri
oçouk acele
ediyor
o şehrin,
yangının önünden
JAVKA
Tatar je javljao
gradu potpuni krah:
Da već polaze
savršeno opremljeni
S toliko i toliko
vojaka, takvim i takvim
Oružjem, da
dolaze, da dolaze, da dolaze
Tatar je javljao
gradu potpuni krah
Takvim glasom,
takvim da se i sam usmrtio
Kao da je smrt
nešto jako važno
Nešto što se ne
da čak ni ponoviti
(s.45)
HABER
Tatar şehrin
tamamen yenilgiye uğradığını haber veriyordu
Mükemmel
donanımlı bir şekilde yola çıktıklarını
Şu şekilde ve şu
kadar askerle
Silahlarıyla, geldiklerini,
geldiklerini, geldiklerini
Tatar şehrin
tamamen yenilgiye uğradığını haber veriyordu
Kendisini bile
ölüme götüren bir sesle
Ölüm sanki çok
önemli bir şeymiş gibi
Tekrarı olmayan
bir şeymiş gibi
KRAJ MOĆNIH
'putujuješ po
svijetu
Da bi vidio kako
su završili
Oni prije tebe
Bili su od tebe
moćniji
I više spomenika
su
Na zemlji
ostavili'
I šta si vidio?
Pusto groblje bez
kraja i početka.
Vidio si samo
zemlju crnicu
Kojom je Voljeni
Dušu njihovu
napunio. (s.46)
GÜÇLÜLERİN
SONU
'Dünyayı dolaşıyorsun
Senden
öncekilerin
Sonunu görmek
için
Senden daha güçlüydüler
Ve dünyaya senden
daha çok
Anıt bıraktılar'
Peki ya ne
gördün?
Başlangıcı ve
sonu olmayan ıssız bir mezarlık
Tanrının
Onların ruhlarını
doldurduğu
Humuslu toprağı
gördün sadece .
DUŠA I SAZ
Zeynel Beksaç
için
Od onih sam koji
su dojahali
İ kojim se zemlja
Davnonahranila
Plamenekonjekojestesusretali
Stoljećimarasute
Podivljali su od
samoće
Gorskipotocišto
su plaviligolemisvijet
İ vratili se u
svojeizvore-
Gospodari su
njihovi
Sadasmosaminasvijetu:
Mojazladušanajugu
A saz, tvoječudo,
u svemiru (s.47)
RUH VE SAZ
Za Zeynela Beksaç
Sona gelenlerden
Ve toprağın
Uzun zaman önce bıktıklarındanım
Karşılaştığınız alevli atlar
Yüzyıllarca başı boş dolaşmaktan
Yalnızlıktan vahşileştiler
Büyük dünyayı sular altında bırakan acı dereler
Kaynaklarına geri döndüler
Onlar onların tanrıları
Şimdi dünyada yalnızız
Benim kötü ruhum güneyde
Senin sazın, mucizen ise evrende
ZODIJAK
( Zimi, poslije
razgovora)
Svi smo na okupu
Djevica Riba
Škorpion
Iz lubanje
položene u tamni somot
Mogao bi se
javiti
Samo Jima.
GÖK
(kışın,
sohbetten sonra)
Hepimiz toplandık
Başak Balık Akrep
Sadece Yima (ada)
Karalnık kadifeye
sarılmış kafatasından
Görülebilir
No, kuća je
njegova
Predaleko
A od Jime
Glas
Tek je Jasna
Vrtoglava
U stablu što niče
Blizu Tuza
Duša mu je
zaključana
I krv mu bije
U jednom zemnom
stvoru
Još neznana
obličja
Pripadaju vodi i
pripadaju zemlji.
U kugli tek su
pramen magle
Što može svakim
hipom iščeznuti.
Tu je početak
zablude,
Te vam se putovi
nikada neće susresti
Tragači-
(njega) ste
preklinjala
Da vas učini baš
takvima.
Ko će vam kazati
pravu istinu?
Oni zaista nisu
znali:
Ama onun evi
Çok uzak
Ve Yima’dan
Bir ses
Ve sadece Yasna
dağı
Baş döndürücü
Ağaçta büyüyen
Tuza’nın
yakınlarında
Ruhu kilitli
Kanı fışkırıyor
Bir dünyevi
yaratıkta
Hala bilinmeyen
şekli ile
Suya ve toprağa
aitler
Kürede isesis perçemi
Her an kaybolabilecek
Orası yanılgının
başlangıcıdır
Ve yollarınız hiç
bir zaman kesişmeyecek
İz sürenler-
Sizi tam da öyle
yatarsın diye
(Ona) yalvardınız.
Size esas
hakikati kim söyleyecek?
Onlar gerçekten
de bilmiyorlardı
Glasribarazlijegaobi
se prekoopneokeana
Rikomzaljubljenajelena
Slika se
sadaokreće
A nebo se naginje (s.48-49)
Balıkların sesi
okyanusun ince yarının üstünden yayılıyordu
Aşık geyiğin
kükremesi ile
Resim şimdi
dönüyor
Gökyüzü ise
eğiliyor
DOBA KOJE ME
ZADESILO
Najposlije, stali
su potresi i smirismo se.
Istok tijela
pomjerao se, očujekujući obećani
Prethistorijski
galop bijelog konja-
Niotkud nikakva
glasa do onog u obećanju, u
Sjećanju.
Doći će, govorilo
je tijelo tonući u središte
Prostora koji se
ne usuđujem opisivati-
To je čudo. Ono
se pojavljuje, ploveći vremenom,
Sad na istoku,
sad na jugu. Ali, ko zna
Stranu istočnu, a
ko zna stranu južnu?
Iza potresa, iza
sravnjivanja brda i nastajanja
Sasvim novih gora
neizmjerne visine
Neobična oblika
i, nadasve, egzotična biljka-
Bahnuše poplave.
Tijelo je tada
(tek) kazaljka kojoj se
Ne smije
Vjerovati.
BAŞIMA GELEN
ZAMAN
En sonunda
depremler durdu ve sakinleştik
Vücudun güneyi vaat
edilen tarih öncesi
Dörtnallı beyaz
atı beklerken hareket ediyordu
Anılarda ise hiçbir
yerden,
Hiç bir ses vaat
edilenin dışında yoktu
Tarif etmeye bile
cesaret edemediğim mekanın
Merkezine
batarak, vücut ‘gelecek’ diyordu
Bu ilginç.
Zamanda yolculuk yaparak bir doğuda
Bir batıda
kendini gösteriyordu. Ama kim bilir
Doğunun tarafını,
Batı tarafını?
Deprem
sonrasında, dağların yerle bir olmasından ve ortaya
ölçülemeyen
yükseklikteki tamamen yeni tepelerin çıkmasına
Tuhaf şekli ile,
her şeyin üstünde, egzotik bitkiler
Seller çıka geldi
İşte o zaman
vücut güvenilmeyen bir göstergedir.
Ono je samo
potvrda da dolazi tutanj daleka konja.
Sada ga čuje samo
uho položeno na koru zemlje.
Sigurnost je
zvuk; može doći iz oba smijera-
S lica ili
tjemena; iz onog što vidimo i onoga što
Ne postoji a kažu
da dolazi.
Uzaklardan gelen atların
gürlemesinin geldiğinin bir ispatıdır sadece
Şimdi onu sadece
dünyanın kabuğunda yer alan kulak duyar.
Ses güvendir; iki
taraftan da gelebilir
Yüzde yada üst
kısımda, gördüklerimizden ve
Var olmayan ama
geliyor dediklerinden.
Naša ukopanost je
nedodirljiva. Sliči na davno
Vrijeme kada su
metafore bile kraljevi, a kraljevi
Stvorenja
probuđena usred legende-
Starinske,
ljubavne postelje.
Bizim gömümüz
dokunulmaz. Eskilere benzer
Mecazların kral
olduğu zamanlara, kralların ise
Efsanelerin
ortasında uyandırılmış yaratıklar
Eskimiş aşk nevresimleri.
Iznenadnaradost,
pokazujućiprstedonešene iz davnine,
mogla nas je,
sadapodrugi put (u razmaku od šeststotina
godina i
namjestuudaljenom od biljegaprvogblizupola
tisućekilometara)
– izdati, upropastiti i učiniti
zbiljnimsvjedokomokamenjenedogodovštinekojoj
su,sadapotpunojasno, moglikumovatijedinočarobnjaci.
Ani mutluluk,
eskilerden getirilmiş parmakları göstererek,
Şimdi (altı yüz yıl
aralıkla ve ilk işaretinin yerinden beş yüz kilometre uzaklıkta)
bize ihanet
edebilir, mahvedebilir ve
anlaşıldığı üzere
sadece apaçık
sihirbazların
yandaşlık edebildiği taşlaşmıs
maceraların
şahitleri yapabilirdi bizi
Uradihkao i
drugastranasvijeta: dograbihlopatu
te zaravnasmo,
punižara, učinjevetragove.
Dünyanın öteki
tarafı gibi yaptım: küreği kaptım
Ve düzleştirdik
kor dolu izleri.
A sada, u
gluhodobakoje me zateklokaoslučajnika
Şimdi tesadüfen
başıma gelen bu kör zamanda
Prebrojavamrane,
i zadivnočudo, ne nalazimnisretne
Okolnostilahkaobilaskalakrdije,
ni skoru
Mogućnostiskušenja. (s.50-51)
Yaralarımı sayıyor
ve ne hikmetse saçmalıkların
etrafından
dolaşmanın kolay bir yolunu
nede imtihanın
küçük bir olasılık olduğunu
PUNO JE
NESREĆE NA SVIJETU
E. Kiševiću
Kada se
otvorevrata, ne ulazi u sobu:
zijezvnepustinja
od koje se sledekosti
Kada se
otvorevrata, ne potrčenidjeca
koju si podizao
kako si znao
iumio
Ukaže se
samounakaženiodraz u ogledalu
Ukaže se
samovlastitolice
kojenikada ne
možešprepoznati
Kadotvorišvratakolibe
u kojoj si proveo
svojvijek
zajaučešpoputzaboravljenogprićaštoga
je
Vojnikošinuo
Napravdi
VelikogBoga.
(s.52)
DÜNYADA ÇOK
FAZLA MUTSUZLUK VAR
E. Kişeviç’e
Kapı açıldığı
zaman odaya girme
Kemikleri
donduran çöl esner
Kapı açıldığı
zaman
Her ne şekilde
Kaldırıp havalara
attığın
Çocuklar bile koşmaz
Sadece aynada
biçimsiz yansıma görünür
Asla
tanıyamayacağın
Bir yüz belirir
Hayatını
geçirdiğin kulübenin
Kapısını
açtığında
Unutlan küçük
köpek gibi inlersin
Askerin vurduğu
Büyük Tanrı’nın
Adaletinde.
KUĆU SMO TI
ODREDILI NA DURGOM SVIJETU
Melek mi
rečeglasomkojiniljudiniživotinje ne čuju.
Tvoracsvjetovaočito
mi je podariomilost
Veliku,
jergavidjeh i svatih u trenu
Kad se
pokazakončićštonoć i dan razdvajanahorizontu:
Kućusmo ti
odredilinadrugomsvijetu u kojojćeš biti sretan.
Zidovi su joj od
prućaisprepletana da te uvijek
Podsjećanaljubavikojenisiostvario.
Ućićeškrozvratakoja
ne zatvarajunegoljube
İ
gledatćeškrozprozorgolema
Prostranstvacvijećapoleglog
u tvombivšem
Ljubavnomzanosu.
To mi reče melek
panestade.
Je litosve i je
litodovoljno, upitahnijemojanjenanebu.
Melek se
jošjednomoglasimomesrcu:
Budizadovoljan.
Odredilismo ti kuću u kojoj se ne razumijuljudkseriječi:
Malo i dovoljno.
(s.54)
ÖBÜR DÜNYADAKİEVİNİ
BELİRLEDİK
Ne insanların ne
de hayvanların duyabildiği sesle melek bana seslendi
Belli ki
alemlerin Yaratıcısı bana büyük rahmet gösterdi
onu gördüm ve bir
anda her şeyi anladım
Ufuktaki gün ve
geceyi ayırt eden iplik belirdiği zaman:
İçinde mutlu
olacağın çbür dünyadaki evini belirledik.
Sahip olamadığın
aşkları hatırlatsın diye sepet örgüsüyle örülü
Yüzüne kapanan
değil seni öpen kapıdan gireceksin
Ve pencereden
izleyeceksn
Eski aşkının
heyecanında, çiçek dolu büyük düzlüğü
Melek bunları
dedi ve kayboldu.
Her şey bu mu ve
yeterli mi, diye sordum gökyüzündeki kuzuya
Melek bir daha
kalbime seslendi:
Mutlu ol. Sana
insan kelimelerin anlaşılmadığı
Bir ev belirledik,
az ve yeterli.
OVO JE VIJEST
Melek je spustio
obavijest moju
Umrtvljenu dušu:
o ibrahime! Ovo je vijest:
HABER BU
Melek ölmüş
ruhuma
Haber indirdi: ey
İbrahim! Haber budur:
Ljudi ne postoje,
tebi se pričinjava da ih vidiš
Postoji samo ono
što je između njih.
Nakon vijesti
koju dobih, desi se čudo i svijet se
Isprazni od
ljudi, kao soba od predmeta u kojoj si
Ugasio svjetlo!
Tad shvatih: u mraku predmeti
Postoje tek kad
ih pomilujem; kad knjizi pod
Jagodicama kažem:
kako dobra knjiga; kad
Voljenu dodirnem
i prošapćem: kako si lijepa;
Kad nabasam na
prijateljevo rame i kažem:
O srećo, dobro je
da si tu! (s.55)
İnsanlar yok. Sen
sadece onları gördüğünü zannediyorsun.
Sadece onların
arasındaki şeyler vardır.
Aldığım haberden
sonra, bir mucize oldu ve
Işığı kapattığın
bir nesnede olan kişi gibi
O zaman anladım
ki: O karanlıktaki nesneleri okşadığım zaman var oluyorlar
Parmak
uçlarımdaki kitaba: nasıl güzel bir kitap dediğim zaman,
Sevgilime
dokunduğum ve ne kadar güzelsin dediğim zaman
Arkadaş omuzuna rastladığım
ve
ey mutluluk iyi
ki buradasın dediğim an
OČAJNA PJESMA
Melek mi nije
rekao:
Koliko si ljubavi
dobio!
Pokazao mi je
Koliko sam
ljubavi izgubio!
ÇARESİZ ŞİİR
Melek bana ne
kadar aşk
Verdiğini söyelemdi!
Ne kadar aşk
kaybettiğimi
Gösterdi !
(s.56)
SADA SAM ZREO
ČOVJEK
Sada sam, Bog mi
je svjedok, zreo čovjek:
Shvatio sam što
je žudnja i kada nastaje.
Melek mi je otvotio
oči:
Žudnja je sada
prava i potpuno istinita
ŞİMDİ OLGUN
BİR İNSANIM
Şimdi, Tanrı
şahidim ki olgun bir insanım
Arzunun ne ve ne
zaman belirdiğini anladım.
Melek gözlerimi
açtı:
Arzu şu an
hakikat ve tamamen gerçek
Jer je i patnja
prava i istinita Çünkü acı da hakikat ve gerçek
Zamahnuo je
svojimkrilimakad sam najmanježelio:
Slijedi me: tvoja
je kućanadrugomkrajuraja.
Bitćešzadovoljanjerništavišenećešznati.
Jatakoradim s
dušama
Koje sam
davnoodabrao
I koje sam zbognjihoveočajnežudnje
Zavolio.
(s.57)
Ve en az istediğim
an çırptı kanatlarını:
Beni takip et:
senin evin Cennetin öbür ucunda
Memnun olacaksın
çünkü artık hiç bir şey bilmeyeceksin.
Ben önceden
seçtiğim
ve çaresiz
arzularından dolayı
onları sevdiğim ruhlara
böyle yaparım
KOGA LJUBI
MRTVA
Došlo je ledeno
doba
I južne voćke mru
Vjetar je ledeni
nož
Iz Hada,
Iz spilje duboke-
Iz srca zametka.
Koga ljubi mrtva
zemlja?
ÖLÜ KİMİ ÖPÜYOR
Buz devri geldi
Güney meyveleri deölüyor
Rüzgar bir buz
bıçağı
Had’dan (yeraltı
dünyası)
Derin mağradan
Embriyonun
kalbinden
Ölü toprak kimi
öpüyor?
Ljubi duhove –
leptire
Ljubi duhove –
ptice
Ljubi drveće –
duše
Ljubi izvađeno
srce –
Ljubi ljubavnike
Ljubi mrce.
(s.58)
Hayaletleri –
kelebekleri öpüyor
Hayaletleri –
kuşları öpüyor
Ağaçları –
ruhları öpüyor
Çıkartılmış kalbi
öpüyor –
Aşıkları öpüyor
Leşleri öpüyor.
MILOVANJE
Šutnja i govor.
Tijelo i milovanje.
Kosti pune gnoja.
Ruka što
Čupa budućnost
bez krvi,
Ruka je
ljepoduha, strvi.
Slatko je meso
leša
A nujna rujna
krv.
Groblje u tijelu
je ljuvenom
Ljubav u srcu
smrtinom. (s.59)
MERHAMET
Sessizlik ve
konuşmak. Vücut ve merhamet.
İrin dolu
kemikler. Kansız
Geleceği yolan eller
El iyi ruhlu,
leş.
Leşin eti
tatlıdır
Kanı ise kederli,
kızılımsı
Mezarlıktaki
vücut kalitesiz
Ölümlü kalbin
içinde ise aşk.
EDŽEL
Ibn putuje.
Nosi u ruci šaku
pijeska.
ECEL
İbn seyahat
ediyor.
Elinde bir avuç
kum taşıyor.
Pusti zuhur riše
omađijanu cestu
Sada je samo zrno
zefira u mladom potiljku
Jabandžijinom; on
kleca drumom zatravljenim; oči
Mu naseljene
sovuljagama.
O, kakav zor ga
tjera bez vodiča?
U gvožđe, edžel
mu se zametnuo.
Nosi, pokorno
misleći na Njega. (s.60)
Kuru öğlen büyülü
yol çiziyor
Şimdi sadece genç
yabancının enseninde
Bir tutam zefir;
o çimenli yolda sendeliyor; gözleri
Puhu kuşunun
üstünde.
Onu kılavuzsuz bu
zorluğa iten ne?
Demirde, ecelini
yitirdi.
Taşıyor ve Onu
düşünmekle itaat ediyor
KAHARLI RUKE
Sad neznano spava
u hramu
Gdje se pjeva
gdje se igra
Večera u goloj
odaji.
Voda što se tri
puta obavijala oko ruku, vrata, ušiju,
Oko nožnih
zglobova, abdest voda, misli: večera u
Goloj odaji.
Pomjerene ruke
večeraju. Uvlače se u zid, traže
Zilo, glazbalo
uzidano, mir mlijeka koji mu kapao
Po usnama:
Večera, večera.
A modre, kaharli
ruke, koje se uzdižu vrhu sobe,
Očekuju Njegov
drobni glas, iz neba, iz zemlje,
Istodobno. (s.61)
KAHIRLI ELLER
Şimdi tapınakta
habersizce uyuyor
Oyun oynandığı
şarkı söyendiği yerde.
Akşam yemeği
çıplak bir odada.
Akiam yemeği
çıplak bir odada: diye düşünüyor abdest suyu,
Üç kez elleri,
boynu, kulakları ve bacak eklemini sarmalayan su.
Hareket eden
eller yemek yiyor. Duvarın içine çekiliyor, kötülğü
Arıyorlar,
duvardaki müzik çaları, dudaklarına damlayan
Sütün huzurunu:
Akşam yemeği,
akşam yemeği.
Odanın üst
kısmına uzanan şişmiş, kaharlı eller ise
Onun delici
sesini bekliyor, aynı zamanda
Gökyüzünden ve
topraktan.
CRNI BIK IZ
HUMSKE ZEMLJE
U mrtvom gradu
Počitelju
Anubis mi je
rekao u snu:
Ubilježio sam te
u nevidljivu knjigu,
nedostaje nam
tvoja zaljubljena,
tvoja pseća duša
Tada se pridigla
moja malodobna kćer,
KÜÇÜK ÜLKENİN
SİYAH BOĞASI
Ölü şehir Počitelj'de
Anibus rüyamda bana:
Seni görürü
görmez kitaba kaydettim
Senin aşık köpek
ruhun eksik
Dedi.
O anda küçük
kardeşim Hana'm
moja Hana, i
dodala kukasti križ,
svastiku koja se
još nije vidjela
u prirodnom
elementu
A u mrtvom gradu
Bagavatu, u pustinji gdje obitavaju duhovi (jer i tamo Anubis bi!)
Smaila bje i ču
molitvu
kojom se prosjak
ovaj svojoj Ljubavi obratio:
Buduće vrijeme
prošlog vremena!
Ne budi me iz
slatka sna,
iz crvotočna,
iz retka nevidljiva,
iz njige nevidljive.
Crni bik iz
Humske zemlje
Uroni u razrovano
mramorje i rece:
Približi se i
pogledajmojznak!
(s.62-63)
Doğal halinde
görünmeyen gamalı haçi uzattı
Hayalaetlerin
bulunduğu çölde ise(çünkü orada Anibus var!)
Ülö şehir Bagatava'da
Smail'i dövüyor
ve bu dilencinin
Sevgilisine olan
duasını dinliyor:
Geçmiş zamanın
geleceği
Uyandırma beni
tatlı rüyamdan
kurtlu
nadir görünmeniz,
görünmeniz kitabından
Küçük ülkenin
siyah boğası
Karışık mermerli
kayalıklara daldı ve dedi:
Yakınlaş ve
işaretime bak!
Mezarlıkta
oyulmuş yaşıyor ve çimenler de benim.
Kanını içiyorum
ve etini yiyorum.
ČEŽNJA
LJUBVNIKA
Ja sam prosjak u
beskrajnoj pustinji
Voli me!
Ja sam prosjak
pred Božjom kućom u Stijeni
Voli me!
Ja sam prosjak
pred samim Granićnim Lotosom
Voli me!
Molim Te riječima
sirotim:
Daj mi malo
ljubavi!
Molim Te riječima
prečistim:
Ljubi me Ljubavi!
Ja plačem bez
prestanka
Ljubav Tvoju
moleći.
SEVGİLİNİN
ÖZLEMİ
Ben sonsuz
çöldeki dilenciyim
Sev beni!
Kayada Tanrı'nın evinin önündeki bir dilenciyim
Sev beni!
Sınır lotosunun
önündeki dilenciyim
Sev beni!
Öksüz sözler ile
Sana yalvarıyorum:
Bana biraz aşk
ver!
Tertemiz sözler
ile Sana yalvarıyorum:
Öp beni Sevgilim!
Ben durmadan
ağlıyorum
Aşkını isteyerek.
A srce je Tvoje
mene zavelo!
Tu više nema
rastanka
Nidrugogljubavnogsastanka
Ama Senin kalbin
beni büyüledi!
Orada artık ne
ayrılık
Ne de başka
aşklar var
Tu nema smrti
Tu nema kraja
Orada ölüm yok
Orada son yok
(s.65)
LJUBAVNA
MOLITVA
AŞK DUASI
Ljubavi, moja
ljubavi golema
Zaštito mija,
Božanska jedina
Štiti nas od
potresa i nasilja
Zabrani, Ljubavi,
da dođu ratovi
Da djeca prečista
gaze u krvi
Molimo se, Tebi,
Jednini:
Čežnjom ljubavi
dušu ispuni!
Tebi se molimo.
Budni, Iskreni:
Knjige Ljubavi ko
nije čiao
Ko nikada Ljubav
nije ljubio-
Od nas otkloni!
Od nas otkloni!
Molimo se Tebi,
Mudri:
Čežnjom ljubavi
dušu ispuni!
Aşkım, benim
muazzam aşkım
Korumam, tek olan
Bizi depremlerden
ve şiddetlerden koru
Savaşların
gelmesini yasakla, Sevgilim
Tertemiz
çocukların kana basmasını
Tek olan, Sana
yalvarırız:
Ruhumu aşkın
özlemi ile doldur!
Sana
yalvarıyoruz. Uyanık. İçten:
Bizden
uzaklaştır! Bizden uzaklaştır!
Aşk kitaplarını
okumayan kimseleri
Aşkı hiç öpmemiş
kimseleri
Bir tek Hikmetli
olana, Sana yalvarırız:
Ruhumu aşkın
özlemi ile doldur!
(s.69)
UTRNUO SAM ZA
SVOJOM LJUBAVI
Od sudbine nema
lijeka:
Nema lijeka od
onog što Tvorac jedini oduzme.
Tamo gdje je vodu
oduzeo, golemu je pustinju razastro.
Tamo gdje žito
nije niknulo, groblja je proširio.
A srce ljubav
koje nije molilo
Mržnjjom je
gorućom Pravedni ispunio,
Pa oni vrata više
ne otvaraju ni roditeljima,
Ni istim unucima,
ni dobrim putnicima, ni
Poslanicima
vijesti radosnih
Koji i nebo i
zemlju i ono što je između njih
Ljubavlju napuni!
SEVGİLİM İÇİN
UYUŞTUM
Kaderde ilaç yok:
Yaratıcının
verdiği dışında ilaç yok
Suyu aldığı
yerde, büyük çölü serdi
Buğdayın
çıkmadığı yerde, mezarlıklar genişletti
Aşkı yalvarmayan
kalbi ise alevli kin ile doldurdu
Adaletli olan,
göğü, yeri ve aralarındakini aşk ile dolduran
Ondan sonra
kapılarını ne ebeveynlerine açarlar,
Ne temiz
torunlarına, ne iyi yolculara,
Ne de müjdeli
haberleri getirenlere.
Samo je
ljubavnicima Bog milostivi
Milost golemu
darovao.
Samo je ljubav
Ljubljeni
besmrtnom i slavnom učinio.
Čežnju je
ljubavnu vlastitom dušom ispunio
I bez lijeka
ostavio.
Merhametli Tanrı
sadece
Aşıklara
rahmetinden verdi
Sadece ölümsüz
öpenlerin
Aşkını muhteiem
yaptı.
Aşk özlemini
kendi ruhuyla dolduru
Ve devasız bıraktı.
Braćo moja i
sestre moje!
Ne žalostite se
zbog mje iscrpljenosti
Mojega gladovanja
i moje žeđi
Moje golotinje i
moje čamotinje,
Moje nesreće i
mojega ludila,
Mojega govora
nerazumnoga
I obećanja mojega
jasnoga:
Oceanu, uranjam
svoje tijelo u tvoje tijelo
I više nikada
neću izaći!
Tada ću moći
reći:
Sada sam potpun
Erkek kardeşlerim ve kız kardeşlerim!
Tükenmişiğimden
dolayı üzülmeyin
Açlığımdan ve
susuzluğumdan,
Çıplaklığımdan ve
can sıkıntısından,
Mutsuzluğumdan ve
deliliğimden,
Anlaşılmayan
muhabbetimden
Ve apaçık
sözumden:
Ey okyanus,
vücudumu senin vücuduna daldırıyorum
Ve hiç bir zaman
çıkmayacağım!
Sonra
diyebileceğim:
Şimdi tamamım
Jer sam skončao i
utrnuo od ljubavi za sovojm Ljubavi.
Sada živim i na
ovom i na onom svijetu.
Çünkü Sevgilime
olan aşkımdan bittim ve uyuştum
Şimdi hem bu
dünyada hem de öbür dünyada yaşıyorum.
(s.70-71)
SONUÇ
Bu eserin Boşnakça’danTürkçe’ye
çevrilmesindeki amaç, Boşnak şairlerin şiir anlayışını, hayata bakış açılarını
ve şiir kültürlerini yakından tanımaktır. Eser çevirisi sırasında, şairin
içinde bulunduğu ruh halini yansıtan kelimelerin zaman zaman anlaşılması güç
olduğu gözlenmektedir. Eserde, şu an Boşnak dilinde kullanılmayan birçok
kelimeye ve tabire rastlanılmıştır.Önümüze çıkan tüm bu kelimeler ve tabirler
araştırılıp, tercümesi yapılmıştır. Türkçede tam karşılığı olmayan kelimeler
için o kelimeye en yakın anlamı olan kelime kullanılmıştır. Eserin çevirisi sırasında
en çok zorlandığım ve zaman harcadığım kısım kuşkusuz bu tür kelime ve
tabirlerdir. Çevirinin, anadilim olan Boşnakçaya olan hâkimiyetimi
güçlendirdiğini, iyi bir deneyim olduğunu ve bir dahaki tercümeyi daha rahat
yapabilecek bilgiye ulaşmama katkı sağladığını düşünmekteyim. Çevirinin, Boşnak
dilinin şiir anlayışını ve kültürünü daha da yakından tanınmasına katkı
sağladığını, ileride yapılacak çevirilere örnek bir çalışma olacağını ve kolaylık
sağlayacağını söyleyebiliriz.
Kajan, Ibrahim, Druga bajka, Vrijeme, Zenica, 2002.
BAYHAN, Şakir, Boşnakça – Türkçe
Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2015.
http://www.oocities.org/paris/bistro/1347/kajan.html : 17. 05. 2018.
http://www.camo.ch/ibrahim_kajan.htm : 17. 05. 2018.
http://www.historija.ba/d/688-roden-ibrahim-kajan/ : 17. 05. 2018.